Etiket arxivi: Caroline Laurent Turunc haqqında

Caroline Laurent Turunc – Sen gittin!

Sen gittin!

Anılar beynimde öyle derin çizgiler çizdi ki beni günbegün zehirliyor

Yüceliklerin ve neşeli ceylanların yaşadığı Mevlevi dağlarına sığındım,

Varlığını gizleyen ve yolumdan kaçan sevgiliye ağlıyorum

Kırılmış taze gelincikler gibi köklerimden koparıldım

Hatırlıyor musun sevgili, güzel şeylerden, aşktan ve sevgiden konuşurduk

Geçmişten bugüne her kelime sonsuzluğa akan bir nehir gibiydi

Şimdi her kelimeyle aldatılan sürgün bir kuş gibi, her kelime kınama ve aldatmacayla dolu

Kader bizi bir araya getirseydi, şiirler konuşacaktı, tepeler varlığımızla çiçek açacaktı.

Şimdi tüm engebeli tepeler hiçliğe yuva oldu

Gençliğim geçti, bulut damlalarıyla ıslanmış toprak gibi ıslandım

Sanki birini aşık etmeye zorladım, bunun için cezalandırıldım

“Sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar her yere yağan yağmur, sanki sadece sabah toplanması gereken papatyalara ve çiçeklere yağıyordu.

Gün batımına kadar yağmaya devam eden yağmura rağmen gözlerimdeki ateş sönmedi

[Ah] Sevgili, gözlerinin güneşini, elma yanaklarını, ipeksi tenini, ışığı örten o güzel yüzünü benden esirgeme.

Gül rengi yanakların ve kiraz dudakların için hayatımı feda ederim.

Yüzünün güzelliğine uzaktan bakmanın bile en tutkulu aşktan daha güzel olduğunu biliyor musun?

Sabah güneşle buluştuğunda

Gözlerinin, tembel tepelerden toplanan en güzel çiçeklerin kokusundan daha güzel koktuğunu asla unutamam.

Sen yurdundan gideli ben de yolumu kaybettim, gözümün ışığından kaybolanlar gibi, bir daha gönlümü sevindiren bir sabah göremedim.

İşığın Şairi

20/05/2025-Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc

Ateş ve kül !

Dün seni sarp dağlarda gördüm, Kuzularının peşinden koşan bir çoban kızıydın.

Acının şimşeğinde Gözlerin en soğuk kış gibiydi.

Ellerin kendi topraklarında çiçek açması yasak bir ağacın solukluğunda,

Sanki bir hücreye veya bir liman kentine kilitlenmiş gibi, şaşkın gözlerle özgürlüğünü açacak güçlü bir el bekliyorsun

Yıldızların arasında çığlık attım
Bütün kapılar yüreğimin üstüne yükseldi
Pencereler, taşlar, kum taneleri yüreğimin üzerine yığıldı

Göğsümü dövüp acıyı söküp atmak istedim

Acıyla göğsümden bir et parçası koptu, Sesinin uğultusu ve dudaklarımda rüzgar

Neden? Neden denizin tuzundan ve çölün kumlarında büyüyen zambakların kokusundan mahrumum

Neden çorak bir tarla gibiyim, terk edilmiş, her tohumdan mahrumum?

Neden memleketimin güzelliğini bana hatırlatacak bir gelincik bahçem olmadı hiç?

Yasemin kokan bir yastığım yok, Mutlu çocukluk anılarımı anlatacak hikayelerim yok, Dalları olmayan bir ağaç gibi neşesizim,

Sanki sonbahar sarısına bürünmüş eski bir ahşap merdivenin basamakları arasında sıkışmışım gibi.

Rüzgardan koruduğum kokun,
Derinlere kazdığım keder dizlerimi dövüyor

Gitmek istediğim her yer
Her yer kırık aynalarla dolu

Ağlıyorum, zalim düşmanı arıyorum, kimse umursamıyor, Benden bu kadar nefret eden düşmanım kim?, Bu düşmanlar kim?, Neden kana susamış şeytanlar gibi her yere saldırıyorlar?

Ve size soruyorum, ey her acıyı mutluluğa bağlayan yollar; Defterimde neden bu kadar çok hüzün var?

Peki ya sen, sen, yüzü kimsenin bilmediği sevgilim, yuvamdan güvercin gibi uçan,
Sensiz, evlerin çatılarına yanmış küller gibi dağılırdım

Oysa yüzyıllar önce, sen ateşimi yakan odun değildin, sen bahçemdin ve her harabenin ortasında parlayan güneş ışığıydın

Şimdi nehirlerimi ateşe ve küle çeviriyorsun

Ey sevgili, bu sözlerimi boncuk gibi diz ve onları bir bilezik gibi koluna tak.

Kartal asla bir karıncanın yumurtasından çıkmaz,
Zehirli bir yılan ancak zehirli bir yılandan çıkar!

Ve asla unutma ki sen olmadan, ahiretin tüm acıları gecelerin ardında gizli kalacak. Özgür düşünceye giden tüm yollar zaferin ihtişamıyla aydınlanacak.

Işığın Şairi

14/04/2025- Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru


Barış isteyen milletlerin savaşa ihtiyacı yoktur

Barış isteyen milletlerin savaşa ihtiyacı yoktur

İnsanlarda duygu, düşünce ve davranış düzeyinde düşmanlık geliştiği gibi, barışçıl duygu, düşünce ve davranış da gelişebilir ve öğrenilebilir.

Şiddet ve barış, tamamen kalıtımla ilgili deneyimler değildir.

Şiddet ve barışın oluşumunda kalıtımdan daha etkili olan sosyal ve kültürel faktörlerdir.
İnsanların yoksulluk baskısı altında olduğu, yeterli yiyecek bulamadığı, sağlıklı konutlara sahip olmadığı, eğitim, sağlık ve istihdam olanaklarının sınırlı olduğu ve toplumun bazı kesimlerinin sosyal güvenceye sahip olmadığı bir yer, barışın sağlanamadığı bir durum yaratır.
Böylece, en korkunç emirleri bile körü körüne takip etme eğiliminde olan insanları kolayca istihdam edebilir

Örneğin, psikoloji ve barış birbiriyle ilişkili temel kavramlardır.

Barışın insan deneyimi olarak ele alınması, psikolojideki en önemli disiplinlerden biridir ve barış psikolojisi olarak adlandırılır. Barış artık dar anlamda savaşın yokluğu olarak tanımlanmıyor.

Barış, önce bireysel olarak, sonra aileyle ve en sonunda kendimizle barış içinde olmayı gerektiren toplumsal ve evrensel bir ihtiyaçtır. Ancak 14 bin yıllık insanlık tarihine baktığımızda sürekli çatışmaların, krizlerin ve savaşların yaşandığı bir dünyada yaşadığımızı görüyoruz….

İnsanların birbirine düşman olduğu bir ortamda, doğru uygulanmayan çeşitli politikalar görmezden geliniyor.
Dolayısıyla dünya barışına katkı sağlayacak, çatışmaları, krizleri ve savaşları önleyecek ve hızla durduracak bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuluyor.

İnsanlar arasında yapıcı ilişki olanaklarını ortadan kaldıran ve çatışma durumlarına neden olan etkenler derhal ve titizlikle değerlendirilmelidir.
Şiddeti ve savaşı yaratıcı ve heyecanlı bir macera olarak düşünenlere bunun bir oyun olmadığı nazik ve onarıcı bir şekilde anlatılmalıdır.

Ne yazık ki uzaktan hoş görünen bu maceralar insanlığın yıkımına yol açmış ve açmaya devam ediyor.

Dolayısıyla insan hakları en güçlü şekilde korunmalı, toplumsal yaşam insanlaştırılmalı ve insanlar tevhid inancıyla donatılmalıdır. İnsanın iç ve dış dünyasının huzursuz, kaygılı, baskı altında veya hadım edilmiş olması çok kolaydır.
Böyle durumlarda öfkelenenler kayıpla oturur ve şiddet, çatışma ve savaşın çıkacağı bir noktaya gelirler.

Bir diğer neden ise insanların ve grupların kendilerini nispeten yoksun ve yoksul hissetme kaygısı taşımaları dır
Bu durumdan faydalanmak isteyen savaş çığırtkanları sürekli olarak iç ve dış düşmanlar yaratmaya çalışırlar.
Çok geç olmadan, evren hala yaşanabilir ken, belki de koşullar iyileştirilir ve birlik ve dayanışma sağlanırsa, savaşların yolu önlenebilir.

Çünkü insanlar birbirlerini tanımadıkları için değil, birbirlerini yanlış ve dürüst olmayan bir şekilde tanıdıkları için düşmandırlar.

Kalıcı olarak uygulanacak yöntem, Barış ile ilgili dört temel faaliyeti uygulamaktır. Birincisi, barışı tesis etmek. İkincisi, barışı inşa etmek. Üçüncüsü, barışı korumak.

Dördüncüsü, birbirimizin kapısının önüne birlik ve dayanışma tohumları ekmek.

Aslında hepimiz savaşın, sadakatsizliğin, sevgisizliğin ve bazı “olumsuz” durumların cehaletten ve eğitimsizlikten uzak toplumlar tarafından yaratıldığını açıkça anlıyoruz, ancak olumsuzluk yaratan sorunları ortadan kaldırmanın temelini oluşturan temel unsurların ortak çalışmayla eğitim sistemini artırmak ve boş, susuz topraklara patlayıcı dinamit yerine rengarenk çiçek tohumları ekerek başlamak olduğu fikrinden uzağız.

Birkaç örnek vermek gerekirse:

** Milletler atalarının hatalarından ders çıkarmalı ve başarı ve mutluluk yolunda ilerlemelidir. Çünkü başarısızlıkla sonuçlanan bir eylem asla doğru yola götürmez.
Sevgi kavramını geliştirmek ve sağlıklı işleyişini sağlamak için olumlu barış kavramını kabul etmek ve her ırka, her dine ve her millete eşit davranmak gerekir;

** Barış sorunu dinsel anlaşmazlıklardan kaynaklanıyorsa, tüm dinler bir araya gelmeli, farklı kültürler, inançlar ve görüşler arasında anlayış ve hoşgörüyü tartışmalı, sevgi ve saygı içinde birleşmelidir.

** Çocuk doğurma kapasitesine sahip kadınlar, barışçıl bir dünya için örnek alınmalıdır. Çocukları için hayatta kalmak adına girdikleri yaşam koşullarının üstesinden nasıl geldikleri, kendileri ve sevdikleri için hayatı daha iyi ve daha sürdürülebilir kılmak için nasıl insanüstü düşüncelere ve olumlu bakış açılarına sahip oldukları ve böylesine kaotik ve zor bir hayatta komşular ve akrabalar arasında nasıl dengeleyici bir unsur olabilecekleri konusunda örnek alınmalıdır. Kadınlar, milyonlarca insanın tek başına yapamayacağı şeyleri yaparlar.

** Kırsal bir şehirde yaşayan milyonlarca yoksul anne var, 10 çocuğu olsa bile, aynı anda 10’a ulaşabilir ve aynı duyarlılığı yerine getirebilirler
Sırtında bir dağı bile taşıyabilir, yüreği ağlarken tatlı tatlı gülümseyebilir, küçük bir nehirden büyük bir okyanusa su taşıyabilir ve bir nehrin suyu gibi yaşamı bütünleştirebilirler, çocuklarının geleceğe tutunmaları ve insanlığa faydalı bireyler olmaları için gece gündüz sürekli sevgi ve barış aşılamaktan asla yorulmaz

** Ataerkil toplumlar için düşünülemez gibi görünebilir ama bir seferde 20 yavru doğurabilen bir köpeği, ya da yılda 50 milyon yumurta yumurtlayabilen bir kraliçe karıncayı düşünün; bir anne karıncanın, diğer karıncaların yuvalarını gasp etmeden kendi yavruları için nasıl yuva yaptığını, sırtlarında yiyecek taşırken tökezledik lerinde birbirlerine nasıl yardım ettiklerini, diğer karınca topluluklarının yaşam alanlarını bozmadan nasıl hayatta kalmaya çalıştıklarını her gördüğümde insanlığımdan biraz daha utanıyorum.

** Ve bir ağaç düşünün, kökü binlerce kökten oluşmuştur, hepsi farklı yerlerden filizlenip ağaç olmayı beklemektedir, böylece doğa mutlu olsun, güzelleşsin, etrafa güzel kokular yayılsın, evren mutlulukla gülümsesin diye, ağaçların bu mücadelesi sadece kendi yararları için değil, aynı zamanda evrenin bol oksijene sahip olması, minik böceklerin, kuşların ve her türlü hayvanın ve toz zerrelerinin nefes alabilmesi için de geçerlidir ve onlar bunu her gün, gece gündüz hiçbir karşılık beklemeden yaparlar,

** Empati kurmak, insanların duygularını anlamak, düşüncelerini ifade etmelerine izin vermek ve ihtiyaçlarını karşılamak barışın temelleridir.

Evet, barış ve savaş olmayan bir yaşam bu kadar zor olmamalı.

Savaş Severlerin savaşa girmeden önce egolarını ve lider olma isteklerini bir kenara bırakıp, kendi milletlerinin ve diğer ülkelerin haklarını korumak için eşitlikçi bir yaklaşımla hareket etmeleri zor veya karmaşık olmamalıdır.

Devletler, hem kendi içlerinde hem de komşu ülkelerde iç barışı, huzuru ve adaleti sağlamak için üreme yeteneğine sahip varlıkların sevgi ve adalet ölçeğinden yararlanmalıdır.

Güçlü emperyalist ülkeler, tıpkı kendi haklarını ve toprak bütünlüklerini savaşmadan korudukları gibi, diğer tüm ülkelerin haklarını ve toprak bütünlüklerini savaşmadan koruma isteklerini kabul etmeli ve bunu insanlığın refahı ve barışı için yapmakla yükümlü olduklarını unutmamalılar

Çünkü Tarih her zaman göstermiştir ki, hiçbir savaş haklı değildir ve hiçbir savaş dünyanın zaman içinde adım adım ilerlemesini temsil edemez.

Kısacası, başa dönersek, barışın uluslararası sistemde güçlü bir şekilde ilerlemesi ve güçle desteklenmesi gerekir.

Aksi takdirde ne barış ne savaş, hiçbir güç insanlığı birbirine düşürerek, yok sayarak, öldürerek, haklarını gasp ederek barışı getiremez.

Işığın Şairi

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru


Caroline Laurent Turunc

Hayatın kıyısı!

Kaldırımda yansıyan her gölgeye özlemle baktım

Geçtiğim her nehrin kıyısında bıraktığımız ayak izlerinden seni ve beni sordum.

Attığım her adımda yüreğim sızladı.

Yeşil bahçelerde boş boş oturduğumuz her anı yeniden yaşıyordum

Daha önce hiç tatmadığım birçok tat vardı ağzımda.

Korku ve pişmanlıkla titredim ve bir an için yüzüm, ıssız sokağın alacakaranlığında hiç tanımadığım birinin yüzüne benziyordu.”

İki elimle saçlarımı karıştırdım ve saçlarım tutam tutam döküldü.

Nereye baksam donuk gözler ve yorgun yüzler gördüm.

Güneş şafaktan önce soğudu

Ay geceden kaçıyordu

Sanki hiçbir şey olmamış ve ben hiç kimse değilmişim gibi

Her gökyüzünden yardım istedim, beni ve seni bulmayı umarak, ama yalnızlığın kokusundan başka bir şey bulamadım.

Bunu daha önce bir masalda okumuştum

Bir ağacı kökünden kesersen dalları solar, yaprakları düşer ve kuşlar bir daha asla o dala konamaz.

Büyüleyici ormanlarda yazılan tüm hikayeler rüzgar ve yeşillik olmadan anlatılamaz

Bir nehir su olmadan akamaz

Hayat, dikilmemiş bir ağaçtan meyve bekleyenlere kaderin olumsuz yarasını gösterir.

Boşa harcadığın yıllar seni öfkeli, bitkin bir ihtiyara dönüştürecektir.
Bedenin yaralarla dolu teninden utanır, tamamen kaybolmuşların arasında yaşarsın.

Zihin, tüm kayıtsız kıyılardan uzaklaşmak ve deneyimsizlere tutunmak ister.

Başka bir ben, başka bir sen olmayacağını bilerek

Bir an için, kalp zihne konuşur

Ya her şey bir illüzyonsa?

Ve renkli ışıklar yeni bir tiranlığın başlangıcıysa?

Gerçekten var olduğunu düşündüğümüz her şey yutulmuş.”

Evren diye bir şey yok ve hepimiz sadece bir rüyayız.

Işığın Şairi

21/03/2025-Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Vatanım!

Vatanım !

Hiç kimse görmesin diye nasıl süründüğümüzü çok iyi hatırlıyorum.

Sırtımızda 19 güneş taşıyarak geldik

Seyahat etmek bizim için her zaman çok zor olsa da, hiç yorulmadık

Her evren doğumunda kendimizi farklı ellerde bulmaktan hiç yorulmadık, hiç asi olmadık.

Her güneşte ve her farklı elde mutlu olmaya çalıştık

Ayrımcılık yapmadık, sadece kabul ettik ve koşulsuz sevdik

Çünkü sevgi ve saygıyla yaşamayı seviyoruz

Biz ışık insanlarıyız

Akdeniz’in sevgi dolu güneşi altında kıyı insanları

Şimdi bu kıyı bilinmeyene giden bir yerleşim alanı

Daha önce burada ne bir evimiz ne de arkadaşlarımız vardı

Yokluktan yarattık Yeniden inşa ettik

Uzaklık, yokluk bizim için bir yıkım değildi

Ah… ah… ah.. Vatanım!

Şimdi köklerimi söküp yerine kök dikmek isteyenler var

Ödünç alınmış bir zamanda yaşıyorum. “Huzurlu bir hayattan daha büyük hayallerim yoktu.”

Her coğrafyada saatlerin aynı olmadığını nereden bilebilirdim?

Her nehirde akan suyun renginin aynı olmadığını nereden bilebilirdim?

Acı çığlıklarımız arasında, kendi topraklarımıza gelen herkesin oyuncağı olacağımızı nasıl bilebilirdim?

Bu toprağın köyümüzün yıkımı gibi olacağını düşünmemiştim.

Benim ve bizim olan özel dünyamın sonsuza dek kaybolacağını düşünmemiştim…

Yüzyıllardır benim olduğunu düşündüğüm bu toprağın aslında bizim evimiz olmadığını nasıl bilebilirdim!

Köyümü yıkanlar şimdi halkımı da yok ediyor

Kendime şu soruyu sormaktan yoruldum: Burada ne kadar kalacağız? Ve daha neye maruz kalacağız?

Ah, ah… zaman

Gecenin karanlığının senin olduğunu biliyorum

Ama ben gündüzü aydınlatan ışığım

Ve herkes bilir ki gündüz geceden daha güzeldir

Birçok insan Hayfa taşının çayır kuşunun tüyündeki bir su damlası gibi olduğunu bilir,

Biz Akdeniz kıyısının temel taşlarıyız

Artık hiçbir ölüm beni korkutamaz.

Ölümden daha zor bir durum keşfettim: kalıcı. Kararlılık ve cehalet gerçeği yok eder

Ve sana en acı çığlıklarla söylüyorum, istesen de istemesen de, zaman, emin ol ki özgürlük her zaman yaşayacak, yeşil, huzurlu, dünyanın ağaçlarında…

Ve Işığı öldürmeye gelenler kendi çöplerinde, kendi çürümüş zihinlerinde, karanlığın en parlak şekilde parladığı Cehennem’de boğulacaklar.

Ve ben, Cehennem şeytanları tükeninceye kadar Kayıplar Cenneti’nde yok olmaya devam edeceğim.

Işığın şairi

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

15/03/2025- Paris

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Bakü’de

Kadere karşı gelmek !

Ah Danya, kaderimiz karanlık bir sis gibi her yere akıyor

Ve bir avuç toprağa hapsolmuş köklerimiz gibi, bilinmezliğe doğru dağılıyoruz

Bu nasıl bir kader, sonsuzluk denizine su taşımak gibi, yağmaya devam eden yağmur, düşen her yaprağın izini siliyor

Gül kokulu yollar
Mezar taşlarında sakladığımız sırlar
Korkulara isyan eden şiirler
Kadınların yıllarca türküler söyleyerek büyüttüğü fidanlar
Aşkımızın yetim yalnızlığı
Yeşil nehrin kıyısındaki çiçekler

Seni kaybetmenin kaç kalbi acıtacağını biliyor musun?

Bak, yağmur her çatıya çökmeye başladı, Kaderin çizgileri avucumda , Tırmanıyorum belirsizlik dağına ”

Birlikte, tek bir beden olarak, denizin bütün kıyılarını dolaşırdık

Rüzgar eşliğinde bütün pınarların nefesi olurduk

Şimdi üç taş ocağı ve binlerce terk edilmiş toprak, binlerce susuz nehir ve binlerce gece, binlerce güneş ışığı özlemle kucağıma düşer

Ah vedalar, ah bu utanmaz, küstah vedalar

Sevgilimin kirpiklerinin altındaki karanlık denizde boğarlar beni

Akan bir su vardı, bir saman çöpü çaresizce çırpınıyordu içinde, hatırlıyor musun?

Unuttuğunu söyleme

Tanrı aşkına, ne mücadeleydi!

Yüzünde ne kadar da hüzün vardı

Hiçbir şey söylemeden, düşünmeden çırpınıyordu

Davullar ve çanlar iki unutulmuş insan arasında sessiz çığlıklarla dans ediyordu

Binlerce yüreğin yanan odun gibi yandığını umursamadan

Kader uğruna nar çiçeklerini soldurmaya değer mi?

Bir kuş bir dala konuyor ve binlerce kuşu o dala davet ediyor

Evet, bir dal binlerce kuşa ev sahipliği yapar

Topraklar binlerce büyülü kırkayak ve akrebe ev sahipliği yapar

Neden bu şehri terk ediyorsun?
Neden bizi terk ediyorsun?
Neden iki düşman gibi birbirimizi incitiyoruz?

Bu imkansız yollarda, sen gökyüzündeki ışıksın.

Daha kaç toprak yok olacak senin yokluğunla?

Lütfen kaba ellere aldanma

Her şafak seninle doğmalı
Her karanlık seninle aydınlanmalı

Ve her sıcak gece seninle serinlemeli

Ah, ah Danya

Esaret altındaki bir yaprak köklerini yakar

Nefessiz bırakılan her nefes bizi yıldırmamalı

Her şeye rağmen her yeşillik bir gül gibi açmalı

Kadere karşı gelmek kolay değil biliyorum, seni kaybetmek de kolay değil
Acımı anla, yüreğimi anla!

26/01/2025-Bakü

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

CAROLİNE LAURENT TURUNC

Zaman!

Ey, o gururlu davulun uzaktan gelen sesi,
Yakınımızdaki bütün yeşil dallar kırılmış,
Evren sessiz çığlıklarla toza dönüşüyor,

Sanki müzik ve sessizlik içinde binlerce kez ölmüşüz gibi…

Bu sarı humma nedir? Aşk hakkında hiçbir şey denemeden, aşk hakkında son sözleri söylemeden geçmeyen bu ateş nedir?

Bu kaçıncı isyandır?
Bu kaçıncı çöküştür?

Oysa Zaman bize söz vermişti
İki sözümüzü dinleyecekti

Çocuklarımız doğacak, örgü örecektik, tencerede yemek pişirip çocuklarımıza yedirecektik
Sonra ıssız bir yerde dondurucu soğukta oynayan çocukların ellerini nefesimizle ısıtacaktık

Oturup birkaç cümle söylemeden Neden bu amansız kaçışlar ve anlamsız isyanlar,

Kaç söylenmemiş söz oldu, kaç çöküş oldu

Çiçekler doğmadan dallarında soldu
Sanki güneş doğmamış gibi, sanki hayatımızın her anı alacakaranlık gibi

Ey zaman,rüzgârın esintisi…
Birbirine değmeden tek tek düşen her yağmur gibi

Birbirine değmeden dans eden her kar tanesi gibi, bir gün neşeyle gülüp çiçek açacak her fidan

Her acıya ve her dikene milyonlarca selam vererek yürüdüm

Küçük bir pencereden gökyüzüne bakmayı öğrendim ve her acıyı, her aşkı öpmeyi öğrendim

Ey zaman, sana vadediyorum bu sadece bir başlangıç

Kalbimin derinliklerinde, kırılmaz Her renkten ve ırktan Kuşların özgürce uçması için yolu açtım.

16/01/2025-Paris

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Gel!

Nereye gidiyorsun?

Ne olacağını düşünmeden bütün hayallerimi çaldın, nereye gidiyorsun?

Gidersen güneş sensiz doğar mı sanıyorsun?

Gidenlerin peşinden gelenler gidenleri bulur mu sanıyorsun?

Nereye gidiyorsun, beni yalnız bırakarak ?

İçimde seninle paylaşmadığım bu kadar çok şey varken bu telaş nedir?

Bu evde seni korkutan şey nedir, yalvarırım, gerçek olan nedir?

Bir anlık zaman dilimi gibi erittin yüreğimi , lütfen sakin ol ve gittikten sonra neler olabileceğini düşün

Artık bahar olmayacağım

Artık toprak olmayacağım

Artık çiçek açmayacağım

Artık rüzgar olmayacak

Artık yağmur olmayacak

Artık hendeğin derinliklerindeki ağaçların dallarında minik serçeler olmayacak

Sert gecelerin rüzgarı tüm gücüyle esecek

Sürgündeki kuşlar yuvalarını odamın kapısının hemen üstüne kuracaklar

Kıyıda, gecenin kenarından, her gün ışığı korkunç, acımasız bir zamana dönüşecek

Lütfen, lütfen mantıklı düşün, ellerimin bilinmeyene alışmasına izin verme

Yaralarımın cesur rüzgarla kulağıma fısıldamasına izin verme

Yüzüme şifalı bir el gibi vuran güneş, yalvarıyorum, bana tüm gerçeği açıkça söyle.

Artık lamba ışığının güneşlendiği mor kadifeye yaslanamayacak mıyım?

Denizlerin ötesindeki en soğuk ülke gibi mi olacağım?

Bak, gizli nehirlere doğru akmaya başladım bile

Geçen binlerce yılı sorgulamadan
Senin için en önemli olanı feda ederek akıyorum”

Sana ilk geldiğim günü hatırla,
Ellerimle fışkıran yağmurlarımın meyvelerini toplamıştım

Ve tıpkı sana ilk geldiğim gün gibi, ellerimle yağmurlarımın meyvelerini toplarken,
Doğumda, yaşamda, ölümde ve ölümsüzlükte sana en büyülü aşkı vereceğime söz verdiğimi hatırla

Bütün bilinmezliklere ve zorluklara rağmen, her tohumun rengini sevgiyle ekmiştim ,
Zamanı geldiğinde, ektiğim tohumlar büyüyecek ve döllenecek, yüzyıldan yüzyıla yayılacak, her zorlukla mücadele edecek, yeni aşklar doğacak ve büyüyecek.

Yalvarırım, uzak diyarları hayal etme

Yeşil yapraklar sarı yapraklar gibi solmasın

Parlak alevler gecenin ormanlarında dünyayı parlak bir şevkle aydınlatsın

Yıldızlar mızraklarını her fırlattığında

Gri bulutlar gökyüzünü sulasınlar

Hüzünlü rüzgarların dolaştırdığı çalılardan hiçbir yeşil yaprak sarkmasın

Zorlukla nefes almaya cesaret eden veya hapşırmaktan korkan herkes özgürce nefes alsın.

24/12/2024-Paris

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc

Nasıl, nasıl, yeşil bir erik ağacı bir hücreye hapsedilebilir?

ya da bir nar ağacı,
yabancı bir diyarda saklanabilir,
ve hala yeşil kalabilir?

Kalemi elime aldım ve göğsümdeki deftere her şeyi yazmak için eğildim

Göğsümdeki dalların arasında bir mağaranın ağzında seni gördüm

Sen ateş ve bir ırmaktın.

Kaburgalarımın ateş çukuruna baktım

Güneşin kaynayan kanla doğduğunu ve günün güneşini işlediğini gördüm

Her yerde barbar atların ayak izleri

Göğsümden koparılmış çiğ parçalar.

Ve dudaklarımda esen rüzgarın mırıltısı.

Her şeyin önünde tek başıma duruyorum

Tek başıma .
Ben her zaman gençliğin kalbiydim.

Kollarını bana doladın
Ayakların ayak izlerinin arasında uçuşan kuru yapraklar gibi titriyordu

Denizin tuzunda boğulan su çığlık atıyordu

Ve sessizliğin sessizliği, tüm sessizliğiyle, kumun üzerinde bağdaş kurmuş oturuyor ve kum fırtınasının karınca yuvasını nasıl dağıttığını zevkle izliyordu.

Bana çok yabancı bir limanda durdum. Denizin dalgaları sertti, gemiler perişan ve ıssızdı, gökyüzündeki yağmur bulutları gri ve siyahtı

Dünya en soğuk kış kadar donuk gözlerle bakıyordu.

Çocukların tatlı kahkahalarından eser yoktu,

Sessizlik her yere yayılmıştı, yasemin kokusu gibi

Halkın en sevdiği şarkıları sazın telleriyle sazın yüreğine ekmiştik, o şarkılardan eser kalmamıştı

Karanlık gecelerde, rüzgardan koruduğum o karanlık dünyada, acının ötesine daldığım yerde, karanlık ışıktan daha baskındı”

Ruhların özgürlüğüne yemin ettim,

Yarın için bir mendil işleyeceğim,
Gözlerine sunduğum şiirlerle süsleyeceğim,
Ve baldan ve öpücüklerden daha tatlı bir cümleyle:
‘Özgürlük her zaman vardı,
Ve özgürlük her ne pahasına olursa olsun yeniden var olacak!’

04/11/2024-Paris

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru



Caroline Laurent Turunc – O aşk çağı geri dönmeli

O aşk çağı geri dönmeli

Soğuk bir sonbahar günü
Yaprakların hışırtısı beynime karınca sürüsü gibi saldırıyor

Sahte mutluluklara aldanmanın yorgunluğuyla solmuş güllerin üzerinden yürüyorum

Sadece hayallerimi değil, hayatın gerçekliğinin yükünü de yaşadığımı düşünüyorum

Ancak her bahara yalınayak girerdim, yalınayaklarımı unutarak, mavi bir at gibi sonbahara dörtnala koşardım

Bilinmeyen yolları keşfeder, güneş ışığının tadını çıkarırdım, elimde kuru bir incir, damağımda bir damla gözyaşı

Yeşil ağaçların, kırmızı tomurcukların ve sarı papatyaların yetiştiği tarlalarda, kehribar gözlü ceylanlar bana bakmaktan hiç usanmazlardı.

Ve şimdi ne yaşamış ne de ölmüş bir aşkın gözyaşlarını kurutmakla meşgulüm

Solgun, ölü gözlerle etrafa bakıyorum
Dünya gözlerimde bomboş ve anlamsızlaşıyor

İki yüzlü hayatların gazabına maruz kalmış günlerden farklı değilim

Karanlık rüzgarlar tüm gücüyle esiyor

Tutunacak bir dal arıyorum, sadece etrafta çığlık atan bir uçurumun sesi

Sessizlik, durgunluk – sonsuz yükümlülüklerin en ağır yükümlülüğü

Geçmişte bu soruyu birçok kez sordum, bir kez daha soruyorum, nefesime

Dünyadaki tüm insanlar sonunda ana toprağın koynuna düşeceklerse eğer

Gençliğin filizleri, yaşlılığın ağaçları.

Hayatın bize verdiği her şey doğaya dönecekse eğer?

Peki bu gizem, bu doymak bilmezlik nedir?

Beni beşik kadar yorgun yapan bu günahkar kim?

Sen kimsin, geceleri dertlerimi anlatamadığım, denizleri vahşi bir gelgit gibi kabartan,

Ah, kollarımda, kaybettiğim her şey

Sonsuz dağların eteğindeki bir çayır gibiydim

Her unutulmuş kıyıda sonsuzluğa doğru akan bir nehrin hışırtısı

Kızılcıkların, sakız ağaçlarının
Çiçek açıp büyüdüğü,
Sekoyaların gölgesi, o vahşi kükremelerin büyüdüğü yer

Şimdi rahatsız edici bir susuzluk
Damarlarımı kabartıyor .

Aklım diyor ki: Her şeyi renksizleştiren o gri gökyüzüne bak ve son nefesine kadar çığlık at

Gri, sisli gökyüzüne bakıyorum ve sesim kısılana kadar çığlık atıyorum

O vahşi mırıltılar, o büyülü aşkların gizemleri,

Unutulmuş tüm kıyılarda çiçeklerin özgürce çiçek açtığı ve büyüdüğü o çağlar geri dönmeli, geri dönmeli, geri dönmeli.

15/10/2024-Paris

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru