
HUN TÜRK
Kudretli Büyük Hun Tanrıkutluğu: Türk Tarihinin İlk Büyük Perdesi
Türk tarihi, dünya tarih sahnelerinde çok erken bir dönemde kendini göstermiştir. Hunlar, bu sürecin ilk büyük imparatorluğu olarak yalnızca bir askerî güç değil, aynı zamanda siyasi teşkilat ve kültür kurucusu olmuştur.
Hun Tanrıkutluğu’nun ortaya çıkışı, Türkistan bozkırlarının tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir. Çinli tarihçi Sima Qian, Hunların gücünü şu ifadelerle tasvir etmiştir: “Hunlar, at sırtında yaşar, savaşta asla geri durmaz, bütün boyları tek bir otağın etrafında toplarlar.” (Shiji, M. 110, Xiongnu Biyografisi). Bu satırlar, Hunların yalnızca savaşçı değil, aynı zamanda birleştirici bir siyasi güç olduklarını ortaya koymaktadır.
Türk tarihçisi Bahaeddin Ögel, Hunların dünya tarihindeki yerini şöyle vurgular: “Hun İmparatorluğu, yalnız Türk milletinin değil, aynı zamanda bütün Türkistan bozkırlarının ilk büyük medeniyet hamlesidir.” (Ögel, Hunların Tarihi ve Kültürü, s. 42).
Macar Türkolog Lajos Ligeti ise Hunların etkisini daha geniş bir çerçevede değerlendirir: “Hun devleti, Türkistan’ın göçebe imparatorluklar geleneğinin temelini atmış, bu gelenek daha sonra Göktürkler, Uygurlar ve Moğollar tarafından devam ettirilmiştir.” (Bilinmeyen Türkistan, s. 27).
Çağdaş araştırmacı Prof. Dr. Türkolog Alimcan İnayet, Hunların birliği ve Çin’le ilişkilerini şu şekilde aktarır:
“Mete Han döneminde Hunlar, Çin’in kuzey sınırlarında hem askerî hem diplomatik güç gösterdiler. Çin ile yapılan barış antlaşmaları ve haraç sistemi, Hunların siyasi stratejilerini belirlemiş ve devletin iç birliğini güçlendirmiştir. Bu süreç, Türk devlet geleneğinde merkezi otoritenin nasıl tesis edileceğine dair bir örnek teşkil etmiştir.” (İnayet, 2010).
Mete Han ve Seferler
Mete Han (M.Ö. 234 – 174), Hunların gücünü zirveye taşıyan büyük bir lider olarak tarihe geçmiştir. Hun ordusunu boylar arası birliğe kavuşturarak Çin’e karşı düzenli seferler düzenlemiş, kuzey Çin’i etkilemiş ve haraç sistemiyle Çin ile diplomatik ilişkiler kurmuştur.
Hunların Çin Seddi ile ilişkisi, Çin’in savunma stratejilerini doğrudan etkilemiştir. M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren, Yen (Yan), Cav (Zhao) ve Çing (Qing) beylikleri, Hunların atlı akınlarına karşı savunma duvarları inşa etmiştir. Mete Han dönemi seferleri sonrası Çin, bu savunma hatlarını birleştirerek, Çin Seddi’nin temelini atmıştır (Sima Qian, Shiji).
Hunların kurduğu düzen, yalnızca askerî zaferlerle değil, aynı zamanda Türk kültürünün, dilinin, inancının ve töresinin sistemleşmesiyle de yakından ilişkilidir. Mete Han’ın uyguladığı ordu teşkilatı ve boylar arası birlik sistemi, Hunların uzun süreli hâkimiyetini sağlamış ve sonraki Türk devletleri için bir model oluşturmuştur.
Hunlar ve Çin Arasındaki Diplomasi ve Haraç Sistemi
Tarih Olay Taraflar Sonuç
M.Ö. 200 civarı Mete Han, Çin ile ilk barış antlaşmasını imzaladı Hunlar – Han Hanedanı Çin, kuzey sınırlarını güvence altına almak için haraç vermeyi kabul etti
M.Ö. 190 Sefer: Kuzey Çin’in sınırlarına akın Hunlar – Han Hanedanı Çin, sınır bölgelerinde garnizonlar ve savunma duvarları inşa etti
M.Ö. 174 Mete Han’ın ölümüne kadar düzenli seferler ve barış antlaşmaları Hunlar – Han Hanedanı Hunların siyasi ve askerî üstünlüğü pekişti, haraç sistemi ile ekonomik ilişki sağlandı
Bugün Hun adı, Türk halklarının hafızasında bir gurur ve kök simgesi olarak yaşamaya devam etmektedir. Hunlar, Türk milletinin devlet kurma geleneğinin ve cihanşümul vizyonunun ilk temsilcileridir.
Kaynakça
- Sima Qian (司马迁) – Shiji (Tarihî Kayıtlar), Han Hanedanı dönemi, M.Ö. 2. yüzyıl.
- Bahaeddin Ögel – Hunların Tarihi ve Kültürü, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1981.
- Lajos Ligeti – Bilinmeyen Türkistan, İstanbul: MEB 1000 Temel Eser Dizisi, 1970.
- Prof. Dr. Türkolog Alimcan İnayet – Kudretli Büyük Hun Tanrıkutluğu (Türk Halkının Ataları Hunlar ve Hunların Ortaya Çıkışı), Dergipark, 2010.