Etiket arxivi: CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

Caroline Laurent Turunc – Ben

Asi Nehrin Kayıp Kızı!

Sana çok şey anlatmak isterdim ama ağzımı açacak ne isteğim ne de gücüm var.

Sonra düşündüm: Sana ne söyleyebilirim?

Söylesem de söylemesem de senin için bir fark yaratmayacağını biliyorum.

Bu yalancı baharda hor görüleceğimi biliyorum.

Sana neler yaşadığımı, her asrın israfıyla nasıl yaşadığımı nasıl anlatabilirim?

Dilimdeki her kelime bal yerine zehre dönüştü.

Yas tuttuğum her haksızlığın acı tadı ağzıma yerleşti.

Ağlasam mı, gülsem mi, yoksa ölsem mi bilmiyorum.

Acımı paylaşacak kimsenin olmadığı bu dünyada ne diyeceğimi bilmiyorum.

Üzüntü, nankörlük, umutsuzluk ve pişmanlıkla çok iyi arkadaş olduk.

Bu çiçekli dünyada kapana kısılmışım.

Sanki erken doğmuşum ya da boşuna doğmuşum gibi hissediyorum.

Ah, kalbim, ağzımın ne kadar mühürlü olduğunu bir bilsen.

Benim için çok savaştığını biliyorum, umutla dolu olduğunu biliyorum, ama bahar, biliyorum ki zaman geçti ve sevinç de geçti.

Kuşların bile zar zor uçabildiği bu derin mavi gökyüzünde nasıl uçabilirim?

Bu kırık kalbe nasıl kanat takıp uçmasını söyleyebilirim?

Asi Nehri’nin suları kan kırmızısına döndü, dağlardaki kayalar kızıl kıvılcımlar saçıyor,

Ama biliyorum ki bir gün ansızın, göğün efendisi ay bütün karanlıkları aydınlatacak.

Biliyorum ki dünya cesaretini uyandıracak, kuşlar gökyüzünde özgürce uçacak, ağaçlardaki yapraklar yeşerecek.

Uzun zamandır sessiz olsam da unutmadım.
Nasıl gülümseneceğini, nasıl şarkı söyleneceğini ve nasıl neşeyle dans edileceğini.

Çünkü şarkılarım hala kalbimin yalnızlığında bana fısıldıyor.

İnan bana kalbim, bir gün bu kafesi kıracağım, bir gün onu korkunç ıssızlığına gömeceğim.

O zaman seninle sevinç şarabını içeceğim,

Çiçekler gibi şarkı söyleyip açacağım,

Baharda bir kuş gibi.

Vücudum ince ve narin olsa da,
Rüzgarda titremeyeceğim.

Eski çağlarda İpek Yolu’nun geçtiği, yerle gök arasındaki bağların örüldüğü ANTAKYA’nın kızıyım.

Hiçbir acı, hiçbir kayıp hissi beni yolumdan alıkoyamaz.

İşığın Şairi

20/09/2025-Paris

Müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

Aşkı özlemle arayan birinin feryadı olduğu düşünülse de aslında bu çağın evreninin çöküşünü anlatan bir şiirdir.

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Gitmeyeceğim!

Gitmeyeceğim!

Yaprak yaprak, geçmişle gelecek arasında dolaştım.

Bütün yıllar su gibi akıp geçti, bütün geçmiş pınarlar dökülüp dağıldı yere.

Kollarım birbirine dolandı, ayaklarım büküldü.

Ne mutluluk, ne gülümseme, ne de mutsuzluk yüzümden aktı.

Kader gülmedi, sevdiğimin cennet bahçesinde tek bir çiçek bile açmadı.

Neşeli bir günden eser kalmamıştı.

Oysa insan, küçücük bir mutluluktan daha fazlasını ne isteyebilir ki?

Ah, ah. Sensiz, bensiz hayatın ne anlamı var?

Kader ağzımı kan gölüne çevirdi.

Kimseye, hiçbir şeye nasıl kızabilirdim ki?

Bilirsin ki, su olmadan nehir akmaz…

Kaderin gülümsemesi olmadan, sevdiğimin cennet bahçesinde rengarenk çiçekler açamaz.

Bütün bu acı tek bir cümleyle nasıl anlatılabilir?

Geçmişin acı dolu lanetlerini temizlemeden;

Sinekler hâlâ her kafanın üzerinde düşüncesizce vızıldarken,

Suçluyu aramanın ne faydası var? Her kafesten elini çekmenin ne faydası var?

Ah, ah, zavallı ruhum arafta asılı kalmış gibi.

Ne kadar çok düşünürsem, her yükseklikten o kadar çok düşüyorum.

Yoksa en büyük günahkâr ben miydim?

Sanki bütün dağlar çığlık çığlığa üzerime çökmüş gibiydi.

Öyleyse, ben değilsem, kafes değilse, asıl suçlu kimdi?

Belki de tek suç geçmişin kibirli dillerindedir,

anlamsız gözyaşlarını nehirlere dökenlerde, aşk gözlere düşerken…

Baharın hüznü her burnun ucundan yıllara fışkırmıştı.

Talihsizlikler kör bir pınar gibi okyanuslara aktı…

İsyan etmemek mümkün mü?

Söyle bana, mümkün mü?

Teyakkuzun yorgunluğu sönsün,
Gizli bir dünyanın sevinç seslerinde boğulsunlar…

Her aşk bahçesi çiçek açsın,
Üzüntüler ve yorgun yürekler güllerle dolana kadar çırpınsın,

Kuru dallardan ne hayır beklenebilir ki?

Mutluluk ve aşk her yerde yok olduğundan beri, hiçbir bülbül gül koklamadı.

Hiçbir yabancı gelip bülbüllerin gözlerini nazik bir elle silmemiştir.

Hangi duvara bir parça aşk, ruh veya mutluluk asılabilir?

Ey sevgili,

Kadere diyorum ki: Sessiz ol, kalk, keder tozunu silkele…

Ben her zaman seninleyim.

Sen mutluluk için yaratıldın, bu yüzden asla gelmeyeceğim deme. Ruhum uzun zamandır sessizce seni bekliyordu.

Dedi ki:

Kim hayatının geri kalanını beklentisiz paylaşmak ister ki?

Dedim ki:

Senin için burada kalacağım,

Gelgitleri aşan vahşi bir aşkla dolu kalbimin iskelesinde.

İsterlerse yıldızların parlaklığını söndürsünler, ta ki her zerrem eriyip gidene kadar.

Senin bir bakışın bile yolumu aydınlatmaya yeter.

Bahar buketleri uykularından uyanana kadar bekleyeceğim.

Bak, geride bıraktığım özlemi bırakıyorum,

Her şiddetli sonbahar rüzgarı kulaklarımda yankılansın.

Gitmeyeceğim; aşkımın azabının közleriyle yıkasınlar beni.

Gitmeyeceğim.

Gitmeyeceğim.

İşığın Şairi

11/09/2025-Paris

Müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

Aşkı özlemle arayan birinin feryadı olduğu düşünülse de aslında bu çağın evreninin çöküşünü anlatan bir şiirdir.

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turuncun şiiri.

Ben her acının çığlığıyım!

Kimseye görünmeden irin dolu yaraların arasından sürünerek nasıl geçtiğimi asla unutamam.

Her günün ve her karanlığın ışığının sönük yıldızları arasında yürüdüm, 19 güneşi geride bırakarak.

Yorgunluk benim için hiç sorun olmadı.
Zaman, ben, ben zamanın içindeki bendim.

Her evrenin doğuşunda kendimi farklı ellerde ve farklı çığlıklarla buldum. Korkmadım, isyan etmedim.

Her dağın eteğindeki taşları, parlak güneş ve yaseminlerin farklı kokuları arasında var olmaya çalışmalarını izledim

Uzaktaki aslanların ve ceylanların ayrımcılık, üstünlük ve kaos gibi konulardaki tatlı sohbetlerini dinlemek ve her çiçeğe mutlu bir şekilde konan arıların varlığını hissetmek çok güzeldi.

Bu topraklarda hak edenlere koşulsuz sevgi vardı

Ve ben.

Sevgi ve saygıyla yaşamayı, Yaradan’ın lütfuyla yaratılışı sevenleri sevmeyi seviyorum.

Atalarımdan doğadaki her canlıyı koşulsuz kabul etmeyi öğrendim

Ben bir ışık insanıyım

Akdeniz’in sevgi dolu güneşi altında sazlıkların kıyısında yaşayan basit bir insanım.

Şimdi bu kıyı bilinmezliğe akıyor

İlk ışık, ilk beden, ilk güneş, İkinci İlk Kutsal Günün ilki ve sonu

Bir zamanlar burada yeşillik yoktu, akan nehir yoktu, ekilmiş çiçekler yoktu,

Kuru toprak, kuru kökler ve ağaçlar, gökyüzünde süzülen nektar kuşları ve güneş kuşları.

Hiçbir şeyden yaratıldı, hiçbir şeyden yeniden inşa edildi.

Ormanlar, ağaçlar, meralar dikildi

Kuraklık, uzaklık, hiçlik bizim için sorun değildi, toprağı yeniden yaratmak ve solumak bizim için yıkım değil, yeniden doğuştu

Ürdün Nehri kıyıları gibi, Ölü Deniz kıyıları gibi, tarihin sevgi ve sabırla yoğurduğu misafirperver bir yer, varoluşun simgesi haline gelmiştir.

Karanlığın dehlizlerinde bir güneş doğdu ve bu güneş Filistin’i doğurdu, duvarları yetim çocukların gözlerinden akan yaşlarla yoğrulmuş toprakla sıvandı, tüm acılara rağmen, her ev gün doğarken bir gül bahçesine dönüştü.

Bu kâinatta, ismine layık olan yerin adı FİLİSTİN’dir.

Ve sonra bulutlar gökyüzünü ağlattı

Varoluşun yokluğu çığlık attı

Filistin’in dört duvarı çöküşün, hayal kırıklıklarının, belirsizliğin ve her kökü yok etmek isteyenlerin yurdu olmuştu.

Her sokak ödünç alınmış bir zamanda yaşıyor gibi görünüyor.

“Ama huzurlu bir hayattan daha büyük bir rüya yoktu.”

Köklerinden sökülmüş bir zeytin ağacı, çanların ve saatlerin sesinin her coğrafyada aynı olmadığını nasıl bilebilirdi?

Yosunlu bir taşın altında saklanan kara balık, her ırmakta akan suyun renginin aynı olmadığını nasıl bilebilirdi?

Fatma, Ali, Ayşe, İlyas, İsa, Davut, Yakup, Berivan, Musa, Hasan, Hüseyin, topraklarına gelen herkesin acı çığlıklarının ortasında bir oyuncak olacağını nasıl bilebilirdi?

Bu topraklar sessiz bir kasırganın yıktığı bir köy gibi olmamalıydı

Varlığı yok etmeye çalışan her yıkım, hiçliğin içinde hiçliği barındıran bir varlıktır.

Dağın tepesindeki diken bile, benim toprağımın, senin toprağının, onların toprağının, taşların, dağların, nehirlerin, ağaçların, kuşların ve herkesin özel dünyasının sonsuza dek kaybolacağı akıllarına gelmemişti…

Yüzyıllardır her canlının ait olduğunu sandığımız bu toprağın aslında benim toprağım, senin toprağın veya bizim toprağımız olmadığını nasıl bilebiliriz?

Köyümü yok edenler şimdi halkımı yok ediyorlar: gökyüzünde uçan kelebekleri, vızıldayan sinekleri ve otlayan koyunları.

Kendime bu soruyu sormaktan yoruldum ama bir daha asla sormaktan yorulmayacağım: Burada ne kadar kalacağız? Ve sırada neyi boyunduruk altına alacağız?

Ah, ah… zaman, tekerleğe ve güce hizmet eden zaman

Gecenin karanlığının senin olduğunu biliyorum

Ama unuttuğun şey, benim gündüzü aydınlatan ışık olduğumdur.

Ve herkes gündüzün geceden daha güzel olduğunu bilir.

Birçok kişi Hayfa taşının çayır kuşunun tüyündeki bir su damlası gibi olduğunu bilir,

Biz Akdeniz kıyısının temel taşıyız.
Biz ışığın varlığı ve karanlığın korkusuyuz.

Ölüm artık beni korkutmuyor.

Ölümden daha zor bir durum keşfettim: kalıcı. Israr ve cehalet gerçeği yok eder.

Ve sana diyorum ki, en acı çığlıklarla, hoşuna gitsin ya da gitmesin, Ey Zaman, emin ol ki özgürlük her zaman yaşayacak, yeşil, huzurlu, dünyanın ağaçlarında…

Ve gecenin karanlığında Işığı öldürmeye gelenler kendi çöplerinde, kendi çürümüş zihinlerinde, karanlığın en parlak şekilde parladığı Cehennem’de boğulacaklar.

Ve ben Kayıpların Cenneti’nde yok olmaya devam edeceğim, ta ki Cehennem’in iblisleri tükenene kadar.

İşığın Şairi

25/06/2025- Paris

Müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Sen gittin!

Sen gittin!

Anılar beynimde öyle derin çizgiler çizdi ki beni günbegün zehirliyor

Yüceliklerin ve neşeli ceylanların yaşadığı Mevlevi dağlarına sığındım,

Varlığını gizleyen ve yolumdan kaçan sevgiliye ağlıyorum

Kırılmış taze gelincikler gibi köklerimden koparıldım

Hatırlıyor musun sevgili, güzel şeylerden, aşktan ve sevgiden konuşurduk

Geçmişten bugüne her kelime sonsuzluğa akan bir nehir gibiydi

Şimdi her kelimeyle aldatılan sürgün bir kuş gibi, her kelime kınama ve aldatmacayla dolu

Kader bizi bir araya getirseydi, şiirler konuşacaktı, tepeler varlığımızla çiçek açacaktı.

Şimdi tüm engebeli tepeler hiçliğe yuva oldu

Gençliğim geçti, bulut damlalarıyla ıslanmış toprak gibi ıslandım

Sanki birini aşık etmeye zorladım, bunun için cezalandırıldım

“Sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar her yere yağan yağmur, sanki sadece sabah toplanması gereken papatyalara ve çiçeklere yağıyordu.

Gün batımına kadar yağmaya devam eden yağmura rağmen gözlerimdeki ateş sönmedi

[Ah] Sevgili, gözlerinin güneşini, elma yanaklarını, ipeksi tenini, ışığı örten o güzel yüzünü benden esirgeme.

Gül rengi yanakların ve kiraz dudakların için hayatımı feda ederim.

Yüzünün güzelliğine uzaktan bakmanın bile en tutkulu aşktan daha güzel olduğunu biliyor musun?

Sabah güneşle buluştuğunda

Gözlerinin, tembel tepelerden toplanan en güzel çiçeklerin kokusundan daha güzel koktuğunu asla unutamam.

Sen yurdundan gideli ben de yolumu kaybettim, gözümün ışığından kaybolanlar gibi, bir daha gönlümü sevindiren bir sabah göremedim.

İşığın Şairi

20/05/2025-Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc

Ateş ve kül !

Dün seni sarp dağlarda gördüm, Kuzularının peşinden koşan bir çoban kızıydın.

Acının şimşeğinde Gözlerin en soğuk kış gibiydi.

Ellerin kendi topraklarında çiçek açması yasak bir ağacın solukluğunda,

Sanki bir hücreye veya bir liman kentine kilitlenmiş gibi, şaşkın gözlerle özgürlüğünü açacak güçlü bir el bekliyorsun

Yıldızların arasında çığlık attım
Bütün kapılar yüreğimin üstüne yükseldi
Pencereler, taşlar, kum taneleri yüreğimin üzerine yığıldı

Göğsümü dövüp acıyı söküp atmak istedim

Acıyla göğsümden bir et parçası koptu, Sesinin uğultusu ve dudaklarımda rüzgar

Neden? Neden denizin tuzundan ve çölün kumlarında büyüyen zambakların kokusundan mahrumum

Neden çorak bir tarla gibiyim, terk edilmiş, her tohumdan mahrumum?

Neden memleketimin güzelliğini bana hatırlatacak bir gelincik bahçem olmadı hiç?

Yasemin kokan bir yastığım yok, Mutlu çocukluk anılarımı anlatacak hikayelerim yok, Dalları olmayan bir ağaç gibi neşesizim,

Sanki sonbahar sarısına bürünmüş eski bir ahşap merdivenin basamakları arasında sıkışmışım gibi.

Rüzgardan koruduğum kokun,
Derinlere kazdığım keder dizlerimi dövüyor

Gitmek istediğim her yer
Her yer kırık aynalarla dolu

Ağlıyorum, zalim düşmanı arıyorum, kimse umursamıyor, Benden bu kadar nefret eden düşmanım kim?, Bu düşmanlar kim?, Neden kana susamış şeytanlar gibi her yere saldırıyorlar?

Ve size soruyorum, ey her acıyı mutluluğa bağlayan yollar; Defterimde neden bu kadar çok hüzün var?

Peki ya sen, sen, yüzü kimsenin bilmediği sevgilim, yuvamdan güvercin gibi uçan,
Sensiz, evlerin çatılarına yanmış küller gibi dağılırdım

Oysa yüzyıllar önce, sen ateşimi yakan odun değildin, sen bahçemdin ve her harabenin ortasında parlayan güneş ışığıydın

Şimdi nehirlerimi ateşe ve küle çeviriyorsun

Ey sevgili, bu sözlerimi boncuk gibi diz ve onları bir bilezik gibi koluna tak.

Kartal asla bir karıncanın yumurtasından çıkmaz,
Zehirli bir yılan ancak zehirli bir yılandan çıkar!

Ve asla unutma ki sen olmadan, ahiretin tüm acıları gecelerin ardında gizli kalacak. Özgür düşünceye giden tüm yollar zaferin ihtişamıyla aydınlanacak.

Işığın Şairi

14/04/2025- Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru


Barış isteyen milletlerin savaşa ihtiyacı yoktur

Barış isteyen milletlerin savaşa ihtiyacı yoktur

İnsanlarda duygu, düşünce ve davranış düzeyinde düşmanlık geliştiği gibi, barışçıl duygu, düşünce ve davranış da gelişebilir ve öğrenilebilir.

Şiddet ve barış, tamamen kalıtımla ilgili deneyimler değildir.

Şiddet ve barışın oluşumunda kalıtımdan daha etkili olan sosyal ve kültürel faktörlerdir.
İnsanların yoksulluk baskısı altında olduğu, yeterli yiyecek bulamadığı, sağlıklı konutlara sahip olmadığı, eğitim, sağlık ve istihdam olanaklarının sınırlı olduğu ve toplumun bazı kesimlerinin sosyal güvenceye sahip olmadığı bir yer, barışın sağlanamadığı bir durum yaratır.
Böylece, en korkunç emirleri bile körü körüne takip etme eğiliminde olan insanları kolayca istihdam edebilir

Örneğin, psikoloji ve barış birbiriyle ilişkili temel kavramlardır.

Barışın insan deneyimi olarak ele alınması, psikolojideki en önemli disiplinlerden biridir ve barış psikolojisi olarak adlandırılır. Barış artık dar anlamda savaşın yokluğu olarak tanımlanmıyor.

Barış, önce bireysel olarak, sonra aileyle ve en sonunda kendimizle barış içinde olmayı gerektiren toplumsal ve evrensel bir ihtiyaçtır. Ancak 14 bin yıllık insanlık tarihine baktığımızda sürekli çatışmaların, krizlerin ve savaşların yaşandığı bir dünyada yaşadığımızı görüyoruz….

İnsanların birbirine düşman olduğu bir ortamda, doğru uygulanmayan çeşitli politikalar görmezden geliniyor.
Dolayısıyla dünya barışına katkı sağlayacak, çatışmaları, krizleri ve savaşları önleyecek ve hızla durduracak bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuluyor.

İnsanlar arasında yapıcı ilişki olanaklarını ortadan kaldıran ve çatışma durumlarına neden olan etkenler derhal ve titizlikle değerlendirilmelidir.
Şiddeti ve savaşı yaratıcı ve heyecanlı bir macera olarak düşünenlere bunun bir oyun olmadığı nazik ve onarıcı bir şekilde anlatılmalıdır.

Ne yazık ki uzaktan hoş görünen bu maceralar insanlığın yıkımına yol açmış ve açmaya devam ediyor.

Dolayısıyla insan hakları en güçlü şekilde korunmalı, toplumsal yaşam insanlaştırılmalı ve insanlar tevhid inancıyla donatılmalıdır. İnsanın iç ve dış dünyasının huzursuz, kaygılı, baskı altında veya hadım edilmiş olması çok kolaydır.
Böyle durumlarda öfkelenenler kayıpla oturur ve şiddet, çatışma ve savaşın çıkacağı bir noktaya gelirler.

Bir diğer neden ise insanların ve grupların kendilerini nispeten yoksun ve yoksul hissetme kaygısı taşımaları dır
Bu durumdan faydalanmak isteyen savaş çığırtkanları sürekli olarak iç ve dış düşmanlar yaratmaya çalışırlar.
Çok geç olmadan, evren hala yaşanabilir ken, belki de koşullar iyileştirilir ve birlik ve dayanışma sağlanırsa, savaşların yolu önlenebilir.

Çünkü insanlar birbirlerini tanımadıkları için değil, birbirlerini yanlış ve dürüst olmayan bir şekilde tanıdıkları için düşmandırlar.

Kalıcı olarak uygulanacak yöntem, Barış ile ilgili dört temel faaliyeti uygulamaktır. Birincisi, barışı tesis etmek. İkincisi, barışı inşa etmek. Üçüncüsü, barışı korumak.

Dördüncüsü, birbirimizin kapısının önüne birlik ve dayanışma tohumları ekmek.

Aslında hepimiz savaşın, sadakatsizliğin, sevgisizliğin ve bazı “olumsuz” durumların cehaletten ve eğitimsizlikten uzak toplumlar tarafından yaratıldığını açıkça anlıyoruz, ancak olumsuzluk yaratan sorunları ortadan kaldırmanın temelini oluşturan temel unsurların ortak çalışmayla eğitim sistemini artırmak ve boş, susuz topraklara patlayıcı dinamit yerine rengarenk çiçek tohumları ekerek başlamak olduğu fikrinden uzağız.

Birkaç örnek vermek gerekirse:

** Milletler atalarının hatalarından ders çıkarmalı ve başarı ve mutluluk yolunda ilerlemelidir. Çünkü başarısızlıkla sonuçlanan bir eylem asla doğru yola götürmez.
Sevgi kavramını geliştirmek ve sağlıklı işleyişini sağlamak için olumlu barış kavramını kabul etmek ve her ırka, her dine ve her millete eşit davranmak gerekir;

** Barış sorunu dinsel anlaşmazlıklardan kaynaklanıyorsa, tüm dinler bir araya gelmeli, farklı kültürler, inançlar ve görüşler arasında anlayış ve hoşgörüyü tartışmalı, sevgi ve saygı içinde birleşmelidir.

** Çocuk doğurma kapasitesine sahip kadınlar, barışçıl bir dünya için örnek alınmalıdır. Çocukları için hayatta kalmak adına girdikleri yaşam koşullarının üstesinden nasıl geldikleri, kendileri ve sevdikleri için hayatı daha iyi ve daha sürdürülebilir kılmak için nasıl insanüstü düşüncelere ve olumlu bakış açılarına sahip oldukları ve böylesine kaotik ve zor bir hayatta komşular ve akrabalar arasında nasıl dengeleyici bir unsur olabilecekleri konusunda örnek alınmalıdır. Kadınlar, milyonlarca insanın tek başına yapamayacağı şeyleri yaparlar.

** Kırsal bir şehirde yaşayan milyonlarca yoksul anne var, 10 çocuğu olsa bile, aynı anda 10’a ulaşabilir ve aynı duyarlılığı yerine getirebilirler
Sırtında bir dağı bile taşıyabilir, yüreği ağlarken tatlı tatlı gülümseyebilir, küçük bir nehirden büyük bir okyanusa su taşıyabilir ve bir nehrin suyu gibi yaşamı bütünleştirebilirler, çocuklarının geleceğe tutunmaları ve insanlığa faydalı bireyler olmaları için gece gündüz sürekli sevgi ve barış aşılamaktan asla yorulmaz

** Ataerkil toplumlar için düşünülemez gibi görünebilir ama bir seferde 20 yavru doğurabilen bir köpeği, ya da yılda 50 milyon yumurta yumurtlayabilen bir kraliçe karıncayı düşünün; bir anne karıncanın, diğer karıncaların yuvalarını gasp etmeden kendi yavruları için nasıl yuva yaptığını, sırtlarında yiyecek taşırken tökezledik lerinde birbirlerine nasıl yardım ettiklerini, diğer karınca topluluklarının yaşam alanlarını bozmadan nasıl hayatta kalmaya çalıştıklarını her gördüğümde insanlığımdan biraz daha utanıyorum.

** Ve bir ağaç düşünün, kökü binlerce kökten oluşmuştur, hepsi farklı yerlerden filizlenip ağaç olmayı beklemektedir, böylece doğa mutlu olsun, güzelleşsin, etrafa güzel kokular yayılsın, evren mutlulukla gülümsesin diye, ağaçların bu mücadelesi sadece kendi yararları için değil, aynı zamanda evrenin bol oksijene sahip olması, minik böceklerin, kuşların ve her türlü hayvanın ve toz zerrelerinin nefes alabilmesi için de geçerlidir ve onlar bunu her gün, gece gündüz hiçbir karşılık beklemeden yaparlar,

** Empati kurmak, insanların duygularını anlamak, düşüncelerini ifade etmelerine izin vermek ve ihtiyaçlarını karşılamak barışın temelleridir.

Evet, barış ve savaş olmayan bir yaşam bu kadar zor olmamalı.

Savaş Severlerin savaşa girmeden önce egolarını ve lider olma isteklerini bir kenara bırakıp, kendi milletlerinin ve diğer ülkelerin haklarını korumak için eşitlikçi bir yaklaşımla hareket etmeleri zor veya karmaşık olmamalıdır.

Devletler, hem kendi içlerinde hem de komşu ülkelerde iç barışı, huzuru ve adaleti sağlamak için üreme yeteneğine sahip varlıkların sevgi ve adalet ölçeğinden yararlanmalıdır.

Güçlü emperyalist ülkeler, tıpkı kendi haklarını ve toprak bütünlüklerini savaşmadan korudukları gibi, diğer tüm ülkelerin haklarını ve toprak bütünlüklerini savaşmadan koruma isteklerini kabul etmeli ve bunu insanlığın refahı ve barışı için yapmakla yükümlü olduklarını unutmamalılar

Çünkü Tarih her zaman göstermiştir ki, hiçbir savaş haklı değildir ve hiçbir savaş dünyanın zaman içinde adım adım ilerlemesini temsil edemez.

Kısacası, başa dönersek, barışın uluslararası sistemde güçlü bir şekilde ilerlemesi ve güçle desteklenmesi gerekir.

Aksi takdirde ne barış ne savaş, hiçbir güç insanlığı birbirine düşürerek, yok sayarak, öldürerek, haklarını gasp ederek barışı getiremez.

Işığın Şairi

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru


Caroline Laurent Turunc

Hayatın kıyısı!

Kaldırımda yansıyan her gölgeye özlemle baktım

Geçtiğim her nehrin kıyısında bıraktığımız ayak izlerinden seni ve beni sordum.

Attığım her adımda yüreğim sızladı.

Yeşil bahçelerde boş boş oturduğumuz her anı yeniden yaşıyordum

Daha önce hiç tatmadığım birçok tat vardı ağzımda.

Korku ve pişmanlıkla titredim ve bir an için yüzüm, ıssız sokağın alacakaranlığında hiç tanımadığım birinin yüzüne benziyordu.”

İki elimle saçlarımı karıştırdım ve saçlarım tutam tutam döküldü.

Nereye baksam donuk gözler ve yorgun yüzler gördüm.

Güneş şafaktan önce soğudu

Ay geceden kaçıyordu

Sanki hiçbir şey olmamış ve ben hiç kimse değilmişim gibi

Her gökyüzünden yardım istedim, beni ve seni bulmayı umarak, ama yalnızlığın kokusundan başka bir şey bulamadım.

Bunu daha önce bir masalda okumuştum

Bir ağacı kökünden kesersen dalları solar, yaprakları düşer ve kuşlar bir daha asla o dala konamaz.

Büyüleyici ormanlarda yazılan tüm hikayeler rüzgar ve yeşillik olmadan anlatılamaz

Bir nehir su olmadan akamaz

Hayat, dikilmemiş bir ağaçtan meyve bekleyenlere kaderin olumsuz yarasını gösterir.

Boşa harcadığın yıllar seni öfkeli, bitkin bir ihtiyara dönüştürecektir.
Bedenin yaralarla dolu teninden utanır, tamamen kaybolmuşların arasında yaşarsın.

Zihin, tüm kayıtsız kıyılardan uzaklaşmak ve deneyimsizlere tutunmak ister.

Başka bir ben, başka bir sen olmayacağını bilerek

Bir an için, kalp zihne konuşur

Ya her şey bir illüzyonsa?

Ve renkli ışıklar yeni bir tiranlığın başlangıcıysa?

Gerçekten var olduğunu düşündüğümüz her şey yutulmuş.”

Evren diye bir şey yok ve hepimiz sadece bir rüyayız.

Işığın Şairi

21/03/2025-Paris

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Vatanım!

Vatanım !

Hiç kimse görmesin diye nasıl süründüğümüzü çok iyi hatırlıyorum.

Sırtımızda 19 güneş taşıyarak geldik

Seyahat etmek bizim için her zaman çok zor olsa da, hiç yorulmadık

Her evren doğumunda kendimizi farklı ellerde bulmaktan hiç yorulmadık, hiç asi olmadık.

Her güneşte ve her farklı elde mutlu olmaya çalıştık

Ayrımcılık yapmadık, sadece kabul ettik ve koşulsuz sevdik

Çünkü sevgi ve saygıyla yaşamayı seviyoruz

Biz ışık insanlarıyız

Akdeniz’in sevgi dolu güneşi altında kıyı insanları

Şimdi bu kıyı bilinmeyene giden bir yerleşim alanı

Daha önce burada ne bir evimiz ne de arkadaşlarımız vardı

Yokluktan yarattık Yeniden inşa ettik

Uzaklık, yokluk bizim için bir yıkım değildi

Ah… ah… ah.. Vatanım!

Şimdi köklerimi söküp yerine kök dikmek isteyenler var

Ödünç alınmış bir zamanda yaşıyorum. “Huzurlu bir hayattan daha büyük hayallerim yoktu.”

Her coğrafyada saatlerin aynı olmadığını nereden bilebilirdim?

Her nehirde akan suyun renginin aynı olmadığını nereden bilebilirdim?

Acı çığlıklarımız arasında, kendi topraklarımıza gelen herkesin oyuncağı olacağımızı nasıl bilebilirdim?

Bu toprağın köyümüzün yıkımı gibi olacağını düşünmemiştim.

Benim ve bizim olan özel dünyamın sonsuza dek kaybolacağını düşünmemiştim…

Yüzyıllardır benim olduğunu düşündüğüm bu toprağın aslında bizim evimiz olmadığını nasıl bilebilirdim!

Köyümü yıkanlar şimdi halkımı da yok ediyor

Kendime şu soruyu sormaktan yoruldum: Burada ne kadar kalacağız? Ve daha neye maruz kalacağız?

Ah, ah… zaman

Gecenin karanlığının senin olduğunu biliyorum

Ama ben gündüzü aydınlatan ışığım

Ve herkes bilir ki gündüz geceden daha güzeldir

Birçok insan Hayfa taşının çayır kuşunun tüyündeki bir su damlası gibi olduğunu bilir,

Biz Akdeniz kıyısının temel taşlarıyız

Artık hiçbir ölüm beni korkutamaz.

Ölümden daha zor bir durum keşfettim: kalıcı. Kararlılık ve cehalet gerçeği yok eder

Ve sana en acı çığlıklarla söylüyorum, istesen de istemesen de, zaman, emin ol ki özgürlük her zaman yaşayacak, yeşil, huzurlu, dünyanın ağaçlarında…

Ve Işığı öldürmeye gelenler kendi çöplerinde, kendi çürümüş zihinlerinde, karanlığın en parlak şekilde parladığı Cehennem’de boğulacaklar.

Ve ben, Cehennem şeytanları tükeninceye kadar Kayıplar Cenneti’nde yok olmaya devam edeceğim.

Işığın şairi

Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

15/03/2025- Paris

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Caroline Laurent Turunc – Bakü’de

Kadere karşı gelmek !

Ah Danya, kaderimiz karanlık bir sis gibi her yere akıyor

Ve bir avuç toprağa hapsolmuş köklerimiz gibi, bilinmezliğe doğru dağılıyoruz

Bu nasıl bir kader, sonsuzluk denizine su taşımak gibi, yağmaya devam eden yağmur, düşen her yaprağın izini siliyor

Gül kokulu yollar
Mezar taşlarında sakladığımız sırlar
Korkulara isyan eden şiirler
Kadınların yıllarca türküler söyleyerek büyüttüğü fidanlar
Aşkımızın yetim yalnızlığı
Yeşil nehrin kıyısındaki çiçekler

Seni kaybetmenin kaç kalbi acıtacağını biliyor musun?

Bak, yağmur her çatıya çökmeye başladı, Kaderin çizgileri avucumda , Tırmanıyorum belirsizlik dağına ”

Birlikte, tek bir beden olarak, denizin bütün kıyılarını dolaşırdık

Rüzgar eşliğinde bütün pınarların nefesi olurduk

Şimdi üç taş ocağı ve binlerce terk edilmiş toprak, binlerce susuz nehir ve binlerce gece, binlerce güneş ışığı özlemle kucağıma düşer

Ah vedalar, ah bu utanmaz, küstah vedalar

Sevgilimin kirpiklerinin altındaki karanlık denizde boğarlar beni

Akan bir su vardı, bir saman çöpü çaresizce çırpınıyordu içinde, hatırlıyor musun?

Unuttuğunu söyleme

Tanrı aşkına, ne mücadeleydi!

Yüzünde ne kadar da hüzün vardı

Hiçbir şey söylemeden, düşünmeden çırpınıyordu

Davullar ve çanlar iki unutulmuş insan arasında sessiz çığlıklarla dans ediyordu

Binlerce yüreğin yanan odun gibi yandığını umursamadan

Kader uğruna nar çiçeklerini soldurmaya değer mi?

Bir kuş bir dala konuyor ve binlerce kuşu o dala davet ediyor

Evet, bir dal binlerce kuşa ev sahipliği yapar

Topraklar binlerce büyülü kırkayak ve akrebe ev sahipliği yapar

Neden bu şehri terk ediyorsun?
Neden bizi terk ediyorsun?
Neden iki düşman gibi birbirimizi incitiyoruz?

Bu imkansız yollarda, sen gökyüzündeki ışıksın.

Daha kaç toprak yok olacak senin yokluğunla?

Lütfen kaba ellere aldanma

Her şafak seninle doğmalı
Her karanlık seninle aydınlanmalı

Ve her sıcak gece seninle serinlemeli

Ah, ah Danya

Esaret altındaki bir yaprak köklerini yakar

Nefessiz bırakılan her nefes bizi yıldırmamalı

Her şeye rağmen her yeşillik bir gül gibi açmalı

Kadere karşı gelmek kolay değil biliyorum, seni kaybetmek de kolay değil
Acımı anla, yüreğimi anla!

26/01/2025-Bakü

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

CAROLİNE LAURENT TURUNC

Zaman!

Ey, o gururlu davulun uzaktan gelen sesi,
Yakınımızdaki bütün yeşil dallar kırılmış,
Evren sessiz çığlıklarla toza dönüşüyor,

Sanki müzik ve sessizlik içinde binlerce kez ölmüşüz gibi…

Bu sarı humma nedir? Aşk hakkında hiçbir şey denemeden, aşk hakkında son sözleri söylemeden geçmeyen bu ateş nedir?

Bu kaçıncı isyandır?
Bu kaçıncı çöküştür?

Oysa Zaman bize söz vermişti
İki sözümüzü dinleyecekti

Çocuklarımız doğacak, örgü örecektik, tencerede yemek pişirip çocuklarımıza yedirecektik
Sonra ıssız bir yerde dondurucu soğukta oynayan çocukların ellerini nefesimizle ısıtacaktık

Oturup birkaç cümle söylemeden Neden bu amansız kaçışlar ve anlamsız isyanlar,

Kaç söylenmemiş söz oldu, kaç çöküş oldu

Çiçekler doğmadan dallarında soldu
Sanki güneş doğmamış gibi, sanki hayatımızın her anı alacakaranlık gibi

Ey zaman,rüzgârın esintisi…
Birbirine değmeden tek tek düşen her yağmur gibi

Birbirine değmeden dans eden her kar tanesi gibi, bir gün neşeyle gülüp çiçek açacak her fidan

Her acıya ve her dikene milyonlarca selam vererek yürüdüm

Küçük bir pencereden gökyüzüne bakmayı öğrendim ve her acıyı, her aşkı öpmeyi öğrendim

Ey zaman, sana vadediyorum bu sadece bir başlangıç

Kalbimin derinliklerinde, kırılmaz Her renkten ve ırktan Kuşların özgürce uçması için yolu açtım.

16/01/2025-Paris

MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru