Caroline Laurent Turunc – İnsan həyatı

İNSAN HAYATI BİR DAMLA SUDUR!

Gözlerim kapalı, hızla koruluğun tepesine yürüyorum,

Aklımda ve kalbimde sadece sen

Başka hiçbir şey düşünmeden, pençeli ayaklarımla hiçbir şeye dokunmadan yürüyorum

Yalanların arasından geçiyorum, sırada bekleyen düşmanları görüyorum.

Kimseyi görmezden gelmedim, arkama bakmadan, kemerli gagam ve kancalı ayaklarımla, emin adımlarla yoluma devam ettim.

Her yerde suyun hışırtısı, yüzümde rüzgarın serin esintisi

Dünya bana bakıyor, ben dünyaya bakıyorum

Aşağı bakıyorum, dallarından kopmuş ve yere doğru sürüklenen sararmış yapraklar var

Hiçbir şey değişmemişti, her şey aynıydı.

Bir kez daha keskin gözlerimle gurur duydum, tek bir ayrıntıyı bile kaçırmamışlardı

Her şeye, her hayale sıkıca tutundum

Doğanın hayatta kalma refleksini harekete geçirmesi gibi ben de hayatta kalma refleksimi harekete geçirdim

Hiçbir şey düşünmeden en güzel hayallere tutundum, umutsuzluktan uzak karanlıkta kaybolan dumanı, hiçliğin ormanındaki üretim alanlarını kaplayan mantarları düşünmeden hareket ediyorum

Hiçlik, hiçliğin dehşetinin verdiği imgelerdeydi

Yürürken çıplak patiler, yağmurdan ıslanmış ayaklar,
Ve çayırlar olmadan bırakılmış uzun çöller görüyorum

Evlerin çatılarına bakıyorum, üst üste yığılmış çöp kutuları, dipleri paslanmış ve delinmiş,

Güneş çok yüksekte asılı duruyordu, istemsiz hareketlerle gözlerini açıp kapatıyordu

Döndüm ve kendime baktım, gördüğüm şeyin kanatlarımı taşıyan bedenim mi yoksa bedenimi taşıyan kanatlarım mı olduğunu anlayamadım

Ağırlıksız bir sessizlikteyim.

Bütün doğa omuzlarımdaydı

Bütün seraplar, bütün rüzgarlar… Donmuş bir nehir gibiydi, donuk ve hareketsiz.

Doğa kendi gücünün farkında mıydı, değil miydi, donukluğu ve kararsızlığıyla neyi vurgulamaya çalışıyordu?

Ölçülü adımlarla yürümeye çalışıyorum

Kurak dünyanın sonsuz özgürlüğü topuklarımın ağır adımlarıyla çığlık çığlığa hareket ediyor.

Ufuklar ayak tabanlarımdan su gibi akıyordu.

Gökyüzü ve doğa gözlerimin denizinde yüzüyordu.

Vücudum, asırlardır paslı bir kafesten kaçmaya çalışan nehirlerin yatağıydı

Kaburgalarım bir pencere pervazına yaslanmıştı, yırtık paltom duvardaki bir askıda sessizce asılı duruyordu.

Çok ıssız bir pencereden dışarı baktım, dışarıda bir yüz vardı, dudaklarında sigara dumanı,

Her yer alacakaranlıktı

İçimdeki karanlığın korkusunu dağıtmak için

Ellerimi çırptım, bir karga gözlerinin arasından bana göz kırptı

Sanki pencere ile ateşin közleri arasında sıkışmış gibi hissettim.

Karga uzun süre etrafına ve bana baktı, sanki kayıp gerçekleri arıyormuş gibi,

Karganın gözlerinde çok güçlü kokan denizi gördüm

Denizin etrafındaki tüm dünya donmuştu ve kıvrımları omurgasından soyuluyordu

Dondurucu bir sabahtan daha soğuk ve daha kıvrımlıydı

Hiçliğe dönüşmüş yıldızlar, otsuz dağlar, soğuk sabahlar ve kalabalığın arasında amaçsızca yürüyen insanlar vardı.

Rüyalarımda çok şey vardı, çok şey gördüm

Gerçekten dikkatimi çeken ne insanın insana düşmanlığıydı ne de yırtıcı bir hayvanın korkutucu görünümü.

İnsanın bir su damlasından yaratıldığını, hayatın bir esinti gibi olduğunu anladım.

Nehirler, ağaçlar, çiçekler, doğadaki tüm canlılar büyük bir kafesteydi, Tanrı’nın koruması altındaydı.

Ve Doğa’yı çevreleyen denizler aslında zehir bir kara yılandı ”..

Işığın Şairi

17/05/2025-Paris


Mənbə və müəllif: Caroline Laurent Turunc

P.S. Gel sevgili, …

#carolinelaurentturunc

CAROLİNE LAURENT TURUNÇ

CAROLİNE LAURENT TURUNC

YENİ KİTAB İŞIQ ÜZÜ GÖRÜB

ZAUR USTACIN YAZILARI


>>>> ƏN ÇOX OXUNAN HEKAYƏ <<<<

Mustafa Müseyiboğlu adına kitabxana

“ƏDƏBİ OVQAT” JURNALI PDF

“YAZARLAR”  JURNALI PDF

“ULDUZ” JURNALI PDF

“XƏZAN”JURNALI PDF

WWW.KİTABEVİM.AZ

YAZARLAR.AZ
===============================================

<<<< WWW.YAZARLAR.AZ və  WWW.USTAC.AZ >>>> 

Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93   E-mail: zauryazar@mail.ru

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir