YAZ GELİR BANA
Mani olan nedir, söyle gazeli,
Sabır tesbih kırsın, yüz gelir bana.
Kılavuzdur sana, eyle güzeli,
Gönül kırmak olmaz, yoz gelir bana.
Bülbül kanat çırpar, güle çatarak,
Her bahar sonrası, sözü atarak,
Mâna dağında ah, bağı satarak,
Meydan okur cana, toz gelir bana.
Mavi sarmaşığın kokusu gülden,
Gecenin anlından öpüyor çölden,
Örgü örgü sessiz, yorganı tülden,
Bağsız bahçesiz ah, naz gelir bana.
Kuğular semahta, süzülür gizler,
Gök bahçesi demi, efsunkar hazlar,
Mayası ruhani, mevsimler izler,
Dilleri klavuz, saz gelir bana.
En divane aşık, solumdan ağlar,
Çoğalır böylece, düşçüldür çağlar,
Gözde gönülden ah, muhtaçtır dağlar,
Zaman kıyısında, haz gelir bana.
Şu alem otağı, misafir aykız,
Toros dağı gibi, uğurlu saykız,
Çevrilse kemerle, belinde yay kız,
Tülü sevda kokar, yaz gelir bana.
19 MAYIS 1919
Bağımsızlık gayesi, çağlarken bu vatanda,
Manevi kuvvet yardı, taşınmazdı esaret.
Samsun’a çıkan kudret, sağlarken şu vatanı,
Muvaffak hedef vardı, yaşanmazdı esaret.
Bin dokuz yüz on dokuz, Mayıs içinde atam,
Namus ve şeref hudut, işgal edilmiş vatan,
Ata yurdu kalmıştı, hükümet hasta yatan,
Mondros imzası ardı, yaşanmazdı esaret.
Kurtuluşa giden yol, zedelenmiş şartlar zor,
Dünya savaşındaki ordu yenilmişti tor,
Demir atmış düşmanlar, İstanbul, İzmir’de kor,
Rum çeteleri sardı, yaşanmazdı esaret.
İtilaf devletleri, stratejik heveste,
İştahları kabarır, Anadolu nefeste,
Şartlar ağır ateşkes, cephaneler kafeste,
Maraş, Urfa, Adana, yaşanmazdı esaret.
Her taraf yabancı asker, subay dolu vatan,
Hiristiyan azınlık, ajanlar kaynar kıtam,
Pontus Rum örgütlenmiş, Yunan’dı yurdum satan,
Hükümet aciz kaldı, yaşanmazdı esaret.
Karanlık belirsizlik, parçalanmış bir millet,
Ufukta bir meşale, düşmana oldu illet,
Mustafa Kemal adı, yüce ülküsü millet,
Ulusal savaş şarttı, yaşanmazdı esaret.
Türk devletini kurmak ülküsü bir de bayrak,
Kuvvâ-yı Milliye ki, halkına oldu toprak,
Milli gaye ile Samsun’a basmıştı ayak,
Yeğane amaç vardı, yaşanmazdı esaret.
Kurtuluş Savaşı övüncüm bu gün şanımız,
Gençlikten atasına yemin gazi canımız,
Aykız’ın tül minnettar, cumhuriyet tanımız,
Gençlik bayramı aldı, yaşanmazdı esaret.
GÖZLER
Umut ağacında hislenen çoktur,
Yiterken dostunda, yanıyor gözler,
Sevda kovanında beslenen toktur,
Gönlünün peteği sanıyor gözler.
Kızıl kızıl bağı, ağular şeker,
Ezilir ruhu ah, girdabı çeker,
Çoğalır sessizlik, efkar-ı eker,
Hüzünlü bahtını tanıyor gözler.
Yüzünde mahmeri gösterir cana,
Dönerken divane, sultandır tana,
Doludan içenler, ihvandır ana,
Beklerken vuslatı, donuyor gözler.
Usul usul süzüp, akarken zaman,
Avare ömürde, düşerken canan,
Benzersiz ürperti, yaparken liman,
Haykırırken korku, kanıyor gözler.
Aykız gök kubbede, çarkı dönüyor,
Felek yaren olmuş, hasret sönüyor,
Tülü nefes olur, kevser sunuyor,
Yedi derya görüp, banıyor gözler.
OZAN OLAN
Ağızlar bağlansa, perde bağlanmaz,
Kutsal olan sözü , zehir bal onda.
Bağnaz olan bilmez, terde çağlamaz,
Ozan taşar bazı, nehir sel onda.
İnsan kılığında, hattı yüzünde ,
Tanrı ile birdir, Kur’an özünde,
Ulu ozanlar hü, dilde sözünde ,
Anadolu hazı, mahir dal onda.
İrfan pazarında, taşarken dolmaz,
Öğün olur halka, eksilip yılmaz ,
Sofu taşı değse, kırılan olmaz,
Boyun bükmez nazı, ahir sal onda.
Doluda Beytullah, eser yanarken,
İkrar verir güle, bağban dönerken,
Kudret kitabı har, gezer kanarken,
Şelpe hü kazır, zahir kal onda.
Gücü nefes haktır, okutur gazel,
Demi çerağ iman, gönlünde güzel,
Katıksız sevgisi, türküde ezel,
Kul olandır bazı, tahir lâl onda.
Aykız’ım, hayranım, teline kurban,
Deli gönlüm seyran, tülüme urban,
Sadık yarimsin dost, fikirsiz kurban,
Acı tatlı sazı, zehir bal onda.
GELDİM
Yok olan zaman düş, derinde ezel,
Kutsal anlar izim, sezerken geldim.
Baş aşağı düşsel, serimde gazel,
Cansesimden canlar, yüzerken geldim.
Tanrıdan bir örnek, kudretten saldır,
Umulan ne varsa, evrende daldır,
Yüzümden nakıştır, kovandan baldır,
Petek petek anlar, süzerken geldim.
Bakmasını bilsen, yaratı sele,
Deyişler düşerken, aşığın tele,
Açar kapıyı hü, anahtar ele,
Cevlandayken onlar, çözerken geldim.
Nefeste saklanır, çağrının hası,
Genişler sonsuzluk, duadır ası,
Yok olur doğuşlar, ocaktan yası,
Çekilirken kanlar, bezerken geldim .
Aykız ayna tutar, vakit uyanır,
Ninni söyler tülüm, hancı ayandır,
Gelen misafir ah, saat sayandır,
Bir bilmece canlar, çözerken geldim.
BU ŞEHİR
Ah bu şehir,
Deli eder insanı.
Hangi balkona çıksam
Anberden çağlayan bir nehir;
Portakal çiçekleri,
Limon çiçekleriyle yarışır.
Ben nasıl mahrum kaldım,
Ben nasıl göç ettimde gittim?
Yıllar içinde yittim…
Ne kadar tanıdık bir dilde ötüşür kuşlar,
İnci renginde döşeklerde
Çığlık çığlık ,
Sarhoş sevişirler.
Kimin eseri dostlar?
Kimin?
Görkemli bu bahar.
Dünyanın hangi harikası
Şimdi yaralarımı sarar.?
Çok eksilmiş taşmışım ben,
İki öz bir yaşarken ten,
Kendimden göç etmişim ,
Ömür dağım aşarken ben.
Ben nasıl mahrum kaldım,
Ben nasıl göç ettimde gittim?
Yıllar içinde yittim…
Müəllif: Leyla Koçak Oruç
LEYLA KOÇAK ORUÇUN DİGƏR YAZILARI
YAZARLAR.AZ
===============================================
<<<<<<WWW.YAZARLAR.AZ və WWW.USTAC.AZ>>>>>>
Əlaqə: Tel: (+994) 70-390-39-93 E-mail: zauryazar@mail.ru